CUMHURIYETINE SAHIP CIK!

8 Haziran 2009 Pazartesi

Ilk okumayi ogrendigimden beri okuyorum...


Gercekten dogru :) ilk kelimelerimi soktugumden beri okuyorum neredeyse... Sadece ergenlik cagimda bir donem okumayi biraktim, sonra yine dayanamadim. Cok seviyorum okumayi, gunun sikintilarindan koparip aliyor bambaska yerlere goturuyor. Yazan kisinin beyninin icine giriyorsun, bambaska seyler oluyor orada.

Inanilmaz kitaplar oluyor bazen, omrun boyunca unutamiyorsun...

-Marti, Richard Bach





- Cocuk Kalbi, Edmond De Amicis



- Gundula, Marie-Louis Fischer



Bu uc kitap cocukluk ve yeni yetme denilen zamanlarda okudugum kitaplardi. Gundula simdi ancak kiymetini bilen sahaflarda ve Yapi Kredi Sermet Cifter Arastirma Kutuphanesi'nde bulunuyormus yaptigim arastirmaya gore... Marti'yi ilk okudugumda resmen carpilmistim, bilmiyorum simdi okusam yine ayni etkiyi birakir mi bende? Ama soyle dedigimi hatirliyorum "Cocugum uygun yasa geldiginde bu kitabi mutlaka okumali" Charles Dickens'in Iki Sehrin Hikayesi de beni cok etkilemisti.
Doenm donem zevk aldigim kitaplar degisti. Beyaz Dizi'de okudum, tarih kitaplari da... Her bir kitap baska maceralar yasatti bana, hala da oyle. Kacmak istedigim zaman 2 sayfa bile okusam bana yetiyor.
Dun Kadikoy'de gezerken Turkiye Is Bankasi Kultur Yayinlari'nin tasindigini gordum, yeni yeri cok daha buyuk ve sevimli olmus. Cocuklar icin ayrilan kisma bayildim; minik bir masa, sandalyeler, sevimli hayvancik seklinde puflar... Kitaplarin kapaklari ise tam bir cumbus, kizim o kitaptan digerine kostu. Hepsini almak istedim gercekten :)
Veee cocuk reyonundan kendim icin bir kitap aldim :) dayanamadim, yine benim kahraman yazarlarimdan biri Jules Verne kitaplari karsimdaydi iste... Yaz tatillerimde beni bir Ay'a bir Denizlerin Alti'na seyahat ettiren, heyecandan bitene kadar okudugum kitaplarin, ah keske o kitaplari yazarken ben de yaninda olsaydim dedigim yazari... Insan 1828'de dogar ve boyle bir vizyona mi sahip olur??? Kesinlikle Jules Verne'in hayal gucune hayranim...
Ben Gunes Sistemi'nde Seyahat kitabini aldim, simdi vakit buldukca okuyorum. Umuyorumki kizim da huy olarak benim okuma zevkimin bir kismini almis olsun, babasina cekerse yandik cunku :-) Kitap cok gozalici, ciltli ve icinde ilgi cekici resimler var. Yaz tatilinde cocuklarin mutlaka ilgisini ceker diye dusunuyorum. T. Is Bankasi Kultur Yayinlari cok guzel bir alisveris sitesi hazirlamis, kitabin sayfasina girdiginizde "kitabi ac" diye bir buton yapmislar, kitabin ilk 16 sayfasini okuyor ve fikir ediniyorsunuz, hatta meraktan catliyor ve hemen gidip kitabi satin aliyorsunuz :)))
Herkese bol kitapli gunler dilerim...

24 Mayıs 2009 Pazar

Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi: TEM Otoyolu'nun ortasinda bir cennet...







Uzun suredir yazmiyorum. Soyleyecek birseyim olmadigindan degil, bir baslasam neler dokulecek :) ama bahardan midir nedir halim yok, halim olsa istegim yok, istegim oldugunda da bin turlu sey var... Insan Istanbul'da yasayinca yesile hasret oluyor maalesef, yani yesil gormek icin ya bahcedeki bir avuc cimene bakacaksin, ya balkondaki sardunyaya ya da acip internetten yemyesil dogayi konu alan fotograflara. Ama hicbirisi yesili koklamanin, yesile dokunmanin zevkini ve hissini vermeyecek tabiki!

Benim zaman zaman yesil krizim tutar, ya Riva'ya gideriz ya da firsat bulursak Igneada'ya... Burnumuzun dibinde bir cennet varmis da farkinda degilmisiz, gerci ben farkindaydim "hadi askim gidelim suraya, bak kapisinda arabalar kuyruk oluyor" vs diyordum ama iste bir turlu firsat olmadi. Nisan ayinda bir pazar gunu kismet oldu ve gidebildik, aman allahim yani gercekten bir cennet, minik bir golet, kazlar, ordekler, piknik masalari, Dunyanin dort bir yanindan gelmis, ulkemizden cesitli yerlerden toparlanmis birbirinden degerli, bazilari nadir bulunan bitkiler... 

Yani ne anlatsamki bilmiyorum, hatta aslinda bahsetmesem mi diye de dusundum :D cok bencilim belki ama inanin bazen insanlar ellerinden geldigince kotuluk yapiyorlar dogaya karsi, NGBB'de de mesela oyle bir sey yapmislarki inanamadiniz degil mi fotografi gorunce??? Niye boyleyiz? Niye Dunya'yi bir tek bize ait olarak dusunuyoruz? Agaclarin, en kucuk bir canlinin bile yeryuzunde bizim kadar hakki var! Bunu boyle bilir ve cocuklarimiza da boyle anlatirve ogretirsek eminim bizden sonraki kusaklar bu konuda daha basarili olacaktir.

Gitmek isterseniz birkac kucuk bilgi:

- Iceride yiyecek satilmiyor bildigim kadariyla, yaninizda goturuyorsunuz
- Mangal yasak tabiki (ve cok sukur)
- Mutlaka erken gidin
- Gittiginizde danismadan satin alabileceginiz rehber size bahce hakkinda bircok saglikli bilgi 
   veriyor (sadece 3 TL)
- Lutfen cimlere basin
- Lutfen agaclara zarar vermeyin
- Lutfen cicek koparmayin
- Ve boyle bir cennete sahip oldugumuz icin, hem de TEM'in orta yerinde, minnet duyun...






Ayrica NGBB'nin internet sitesi de oldukca zengin icerige sahip, mesela bir anne olarak Bitki Cesitleri Kart Oyunu'na bayildim. Hem cocugumuz eglenecek, hem de doga konusunda bilinclenecek. Ayrica Nisan ayindan itibaren her cumartesi gunu saat 14.00'de yetiskinler icin rehber esliginde gezi turu da varmis sitede yer alan bilgiye gore... Bir de sitedeki Haberler kismini okumaya calisin, o kadar enteresan bilgiler varki ben hem zevkle, hem heyecanla okudum.

Yani kisacasi size keyifli bir mekan vaat ediyorum :))) 

28 Nisan 2009 Salı

PANKEK






Uzuuuun suredir yazmamisim. sayfayi acip acip kapatiyorum, bir yorgunluk bir uyusukluk... Her turlu hava durumu beni cok etkiliyor, bilmiyorum herkes boyle mi?

Eylul bu sene evde kahvalti edip okula oyle gidiyor, o yuzden her gun degisik birseyler olmasina gayret ediyorum sofrada. Ya peynirle domatesi eziyorum ekmegin uzerine suruyor, ya hamur kizartiyorum (onun tarifini Devletsah'in sitesindenaldim muthis birsey), ya tost oluyor, ya da yukaridaki gibi pankek... Her gun 1000 turlu maymunluk yapiyorum birazcik birseyler yesin diye...

Pankek sadece eylul'un degil babamizin da cok sevdigi birsey, bende seviyorum ama pisirirken sikiliyor ve yoruluyorum :) o yuzden pisirirken bir tane yiyip kalanini baba kiza birakiyorum.

Gelelim tarife, o kadar kolayki aslinda olculerle bile yazmaya gerek yok, ama ben genel-gecer kurallara uyuyor ve yaziyorum:

1 bardak un
1 bardak sut
1 yumurta
1 tatli kasigi seker
1 tutam tuz
1 corba kasigi sivi yag
1/2 tatli kasigi kabartma tozu

Hepsini karistirip minik minik yuvarlaklar halinde teflon tavada pisirin. Ben bu sirin surati damlalari yanlara uzatarak, 2 damla cikolata ve bir miktar nutella ile susledim :)

Kolay gelsin ve afiyet olsun

21 Şubat 2009 Cumartesi

Sevgili Keyif Masam...



Bu guzel, sirin masacik benim keyif masam... Gunduz saatlerinde kahvem ve suyumla, aksam saatlerinde cin-visnem yada jack daniels'imla agirlar beni. Kimler kimler istedi onu da vermedim :)) 

Merak edenler icin yapimi:

Ham ahsap krem yada yakin bir tonda boyanir. Zimparalanir hafifce. Nemli bir bezle uzeri silinir. Sonra secilend esen cizilir, bunun icin cok karisik olmayan stensillerinizi de kullanabilirsiniz. Daha sonra istediginiz renk boyaya batirdiginiz uygun buyuklukte firca ile desenlerin icini doldurun. Kurumasini bekleyin. Eger kurutmak icin sac kurutma makinanizi kullanacaksaniz cok yakin tutmamaya ozen gosterin, yoksa desenler catliyor. Desenler kuruyunca genis bir fircayi kahverengi yagli boyaya -evet yanlis okumadiniz yagli boya- batirarak ayni yonde olmasina dikkat edip objenizi boyayin. Yagli boya kurudugunda objenizi yuklenin ve lavabonuzun veya kuvetinizin yolunu tutun, elinizde de bir adet scotch brite (yada ayni isi goren asindirici bir sunger) olsun, suyu acin -abartmadan- objeyi altina koyun ve baslayin sungerle boya yonunde ovmaya... Alttan ne kadar renk cikmasini istiyorsaniz o kadar ovun -kabartma desenlerinizi zedelemeden tabii-, isiniz bitince objeyi kurumaya birakin. Daha sonra da dayanikli bir vernikle, yagli boyaya da uygun olmasi lazim, vernikleyin ve gozunuz gibi bakarak kullanin...

Ben 2002 yilinda isten cikinca ahsap boyama yeni yeni yayginlasiyordu Turkiye'de, Uskudar'da oturuyordum o donemde ve Cadence Boya evime cok yakindi. Orada ahsap boyama kursuna gitmistim ve cok sansliydim hocamiz mukemmel bir bayandi: Nazmiye Saral hoca her gun usenmeden Golcuk-Degirmendere'den Istanbul'a geliyordu. Muhtesem desenlemeler yapan birisi, bir kutum var uzerindeki deseni gorseniz aslindan guzel... Simdi pek yapamiyorum ama tekrar baslamayi dusunuyorum, ama bu konudaki asil hayalim mobilya desenleme... Bakalim zaman ne getiri bu konuda ;)

17 Şubat 2009 Salı

FOTOGRAF CEKMEK BIR ZEVK 2



Fotograflar zamani gelince insani sevindirecek, huzunlendirecek, hatirlamasini saglayacak goruntuler. Elinize aldiginizda fotografi (simdilerde malum alamiyoruz, ekrandan bakiyoruz :() ailenizden cok sevdiginiz ama artik yaninizda olmayan birini, artik gitmediginiz ama en guzel tatilleri yaptiginiz bir yeri, cocugunuzun aklinizda cok da kalmayan bebekligini, annenizin gencligini, babanizin gobeklenmeden onceki halini, simdi yerini enteresan kiyafetlerin aldigi, o zamanlar kizdigim simdiyse keyifle andigim siyah onluklu halinizi... bircok  ama bircok ayrintiyi goruyorsunuz... Ben cok seviyorum fotograf bakmayi, eski gunleri anmayi.  Eski fotograflarin hepsi anne-babamin evinde, gidince hic bikmadan onlari saatlerce kurcaliyorum. Bendeki fotograflarin cogu yeni ve laptop'da. 

Babamin Arabistan'dan getirdigi Yasicha marka, sabit mercekli cok guzel bir makinasi var, ama simdi onlar bile dijital ile cekiyorlar fotograflari. Benim ise cok daha enteresan Nokia N73 ile cekiyorum ve cok kaliteli buluyorum cekimlerimi... Ama asil dilegim analog bir makina.



Bu fotografi gectigimiz yaz Bodrum'da cektim. Acele acele Yaliciftlik'e gitmek icin dolmuslara yururken :) Bir elimde Eylul'un eli dusmesin diye, digerinde N73... Burasi Bodrum Ozel Hastanesi'nin arkasindaki eski otobus parkiydi (umarim dogru dedim, yolculugu olmayan otobusler ve soforler burada park ederdi) simdilerde ise etrafi cirkin bir sekilde cevrilmis bir araba mezarligi olmus. Bu da yolculuga cikmayi bekleyen siraya girmis motosikletler, yani bu halde nereye gideceklerse... Bu manzarayi gorunce cok hosuma gitti ve cektim, adamlar bana tuhaf tuhaf baktilar. 



Gecen pazar Ecos arayip hadi TIM'deki Splendor Cin Ulusal Akrobasi Toplulugu'nu (ki arkadaslar Beijing Olimpiyat Acilisinda mucizevi gosterileriyle tum Dunya'yi kendilerine hayran birakmislar, ben izleyemedim) izlemeye gidelim mi dedi? Ve gittik, aman allahim iyikide gitmisiz o nasil piti piti kizlar, o nasil lastik gibi genc erkeklerdi anlatamam... Nasil hareketler yaptilar aklimiz almadi, Eylul saskin saskin seyretti ve en cok kizlarin civil civil kiyafetleri hosuna gitti.  On siradaki 8-9 yaslarindaki kiz bir ara "bunlar insan olamaz" diyerek hepimizi guldurdu :)

Peki boyle bir gosteride ben nasil fotograf cektim, aman hic sormayin... Megerse gosteri baslamadan onceki anonslarda ikaz etmisler ama ben Ece ile sohbete dalip duymamisim. O merakla seyirciyi selamlarlarken, flassiz olarak 1-2 poz cekeyim dedim. Demez olaydim :))) su kirmizi lazerler var ya, hani bir ara uzaktan kedileri cildirtmak icin yere tutarlar kedi onu yakalayayim diye kafayi yerdi (gerci ders anlatirken falan da kullaniliyor ama ben daha eglenceli bir ornek vermek istedim ), hah iste o lazerle elimdeki N73u isaret ettiler, rezil mi oldum? Bana gore hayir, her canim istediginde fotograf cekmeyi seviyorum, ustelik flassiz da cektim :) basina dagitacak halim yok ya... 


Bu da Marti Jonathan Livingston Eylul okumayi ogrendiginde okumasini istedigim kitaplardan birindeki marti ;)  Buyukada'ya giderken bir sure motorun ustundeki brandada aldirmazbir sekilde durarak  yolculukta bize eslik etmisti.


Bu da Keyifvakti blogcusunun keyif kaynagi, caninin ici Eylul'u... Ikea'da top havuzunda keyif aninda... Cok hosuma giden bir fotograf bu, tam bir renk cumbusu, cocuk hali, cocuk dunyasi, cocukca haller'i yansitan bir fotograf :)

EVLILIK



Tam 7 yil once bu saatlerde ben sacimda beyaz cicekler, heyecan icinde gelinligimi giymis nikaha hazirlaniyordum :) 

Askimla aslinda 12 yildir taniyoruz birbirimizi, 7 yildir evli, 4.5 yildir da cocukluyuz... Evlenmek cok kolay ama evliligi yurutmek oldukca zor, biz cok da zorlanmadik aslinda, belki de uzun sure tanismanin buyuk bir avantaji bu. Bircok kisi "uzun suredir birliktesiniz, bircok seyi tukettiniz, evliliginiz cok yavan gecebilir" demisti bize... Bircok sey evliligi zor hale getirebiliyor, ama bazi seyleri gormemek-duymamak-konusmamak gerekiyor :)) Itiraz edenler cikabilir, ciksin muhim degil, ben kendi hayatimda bunu bir nebze uygulamaya calisiyorum ve sanirim basariliyim da. 

Velhasil iyi evlilik bana gore sunlardan olusuyor:

* sevgi
* saygi
* hosgoru
* sabir
* heyecan katacak seyler
* cocuk-lar
* aile olarak once es ve cocugu kabul etmek, daha sonrasinda anne/baba/kardesi ve akrabalari 2.aile olarak gormek

bu liste uzayabilir, ilk aklima gelenler bunlar :))

Askim seni coooooook seviyorum, yanimda oldugun icin mutluyum, Eylul gibi bir cocugumuz oldugu icin mutluyum, saglikli oldugumuz icin mutluyum... 


Not: Yukaridaki alyans resmi alyanslarimizi aldigimiz Modern Alyans'in internet sitesinden alinmistir. Alyansimi degistirmeyi hic dusunmuyorum, alyansini degistiren insanlari da hic anlayamiyorum!